31 Aralık 2013 Salı

Share to Facebook Share to Twitter Share on Google Plus
2014 geliyoooo

Yaşamınız boyunca güzel yıllar, mutlu anılar, dostça dostluklar sizlerle olsun ;))


..tamamı »

26 Aralık 2013 Perşembe

Share to Facebook Share to Twitter Share on Google Plus
Turkuazooooooo



Gitmeyen kaldı mı??? Aman biz buraya gittik gördük hatta üstüne 2 kere daha ziyaret ettik diyeceksiniz. Zaten tv'larda da sürekli reklamı döndüğü için çocuklar illaki tekrar tekrar girmek istiyor bu akvaryum parkına.. Dolayısıyla evet biz bu seneki ziyaretimizi tekrar yaptık :)))

Olsun, ben yine de burayla ilgili görüşlerimi paylaşmak istedim, çünkü ülkemizde bu tipte "park"lar pek yok. Varsa bile (bence) bu kadar düzenli, hayvanların her türlü yaşam koşulları düşünülmüş, ziyaretçilerin gezerken yorulmadığı tam tersine zevk alarak gördükleri, çocukların merak ettikleri doğal yaşam koşullarını inceleme ve hatta yaşama fırsatı veren tek yer olduğunu düşünüyorum. Bu sebeplerle "Turkuazoo" ile ilgili bu yazıyı yazmaya karar verdim.


Burası neresidir?

Websitesi, www.turkuazoo.com' dan da detaylıca bilgi alabileceğiniz gibi, bir anne gözüyle Turkuazoo neresidir diye sorarsanız;
Turkuazoo, dünyamızda yaşadığını bile farkında olmadığımız yada varlığını bilip de yanına gitmeye cesaret edemeyeceğimiz deniz canlılarını barındıran çok farklı temalarla bunları sergileyebilen akvaryumların bulunduğu bir park alanıdır. Eğlenceli, etkileyici ve eğitici... Kocaman bir dünya ayaklarınızın altında başınızın üstünde kayarak geçiyor....Egzotik deniz canlıları, balon gibi şişen balon balıkları, piranalar, köpekbalıkları, dev orfozlar, zehirli mürenler, ahtapotlar, denizatları, yıldızları ve tatlısu kaplumbağaları Mata mataları gibi saymakla bitiremeyeceğim on binlerce tatlı ve tuzlu su balıkları üstümüzden salına salına yanımızdan yan yan bakarak geçiyorlar. (Köpekbalıkları, geçerken biraz heyecan yapmadık değil!!!) Çocuklarla beraber denizaltında bin fersah kitabında geziyormuş gibi hissettik.



Giriş ücretleri nasıl?

0-3 yaş ücretsiz (heyoo)
Çocuklar +3-16 yaş arası : 22  TL
Yetişkin :  29,50 TL
2 çocuklu aile paketi : 88 TL (Ebeveyn+2 çocuk)
Öğrenci-öğretmen: 22 TL (Öğrenci 16 yaş üstü)

Nasıl gidilir?

Turkuazoo, Forum İstanbul Alışveriş Merkezi içindedir.

Özel vasıta ile gelenler; TEM otoyolundan Hal-Otogar ve Kuru gıda hali istikametini takip edebilirsiniz. E5 otoyolundan Otogar çıkışından Kartaltepe-Yıldırım-Kocatepe'yi takip ederek ulaşabilirsiniz. Otopark hem İKEA'nın hemde Forum İstanbul AVM'nin ücretsiz otoparkından yararlanabilirsiniz.

Toplu taşıma araçları ile gelenler; 32 (cevatpaşa-Eminönü), 32A (cevatpaşa-Beyazıt) ve 32T (cevatpaşa-Taksim) no'lu otobüslerle. Metroyla, Atatürk Havalimanı-Aksaray hattında giden metronun Kocatepe durağında inin, böylece direk alışveriş merkezi içine girebilirsiniz.

Anadolu yakasından ayrıca Metrobüs ile Merter'e gelip Aksaray-Atatürk Havalimanı hattında giden metroya geçerek Turkuazoo'ya giriş yapabilirsiniz.

Telefon: 212 640 2015


Burada neler yapılır (bence)?


Önce girişte bir fotoğraf çekim ekibi sizi bekliyor. Bu fırsatı kaçırmayın derim, çünkü sürpriz bir hatıra fotoğrafı çekiyorlar ;))

Turkuazoo'ya yürüyen merdivenlerden aşağıya indiğinizden itibaren okları takip ederek bu tematik parkın içinde ilerleyebilirsiniz. Gezerken tüm temaları görüyorsunuz ve kaçırmanıza imkan vermiyor. Bu temalar neler? Yağmur ormanları, falezler, Karadeniz, Akdeniz, falezler, mağaralar, hint-pasifik okyanusunda yaşayan canlılar ile onlara dokunabileceğiniz açık havuzlarda bu deniz ve tatlı su canlılarını izleme olanağı sağlayan ayrı ayrı bölümler. Ayrıca ana tank ve su altı tünelinde, 270 derece panoramik görüş açısıyla dünyanın dört bir yanından getirilmiş çeşitli canlıların yaşayışlarını izleyebileceksiniz. Hatta bunları fotoğraflayabilirsiniz, ve tam üstünüzden geçen bir köpekbalığının yüzüşünü hatta videoya çekme imkanı bulabilirsiniz.

Bu sualtı tankında, her saat başı dalgıçların yaptığı gösteriler var. Yine 60 dakikada bir, tüm deniz canlıları doyuruluyor. Bazen de "Winx su perileri" gibi değişik gösteriler olabiliyor. Genel olarak siz parkın içinde dolaşırken bu aktivitelerden biri veya birkaçını mutlaka yakalayabiliyorsunuz. (Zaten anons ile bildiriyorlar)


Yaş grubu 7-14 arası olan gençler, Turkuazoo'da bir gece köpekbalıklarıyla kamp yapabiliyorlar. Bu tur bence çok güzel, çünkü başlarına bir rehber veriliyor. Bütün gece tüm canlıları anlatıyor, sonra el fenerleriyle su altı tankında köpekbalıklarını seyredebiliyorlar. Bu faaliyet genel olarak okulla gelen gruplara veriliyor, bilginize...(Keşke o yaşa dönsem, bize neden yok?)

Ayrıca "Turkuazoo Dalış Merkezi" açılmış. Bu merkeze gelen ziyaretçilere, su altı tankında 30 dakika gezme imkanı sağlanıyor. Ancak bunun için önden rezervasyon yaptırmakta fayda var.(Tel: 212 640 2015).(NOT!! Evlenme tekliflerini su altından yapanlar varmış, süperr fikir değil mi?)


Neler yenilir?


Bu noktada, Turkuazoo, zayıf kalmış. Tabi yolunuz üzerinde atıştırmalık satan dükkan var. Ama bebekli annelere tavsiyem, yanlarında mutlaka birşeyler bulundursunlar. Geziniz bittikten sonra, Forum İstanbul AVM'de size ve çocuklara göre yerler var, bilginize..

Hediyelik eşya dükkanında çok fazla seçenek olmadığını söyleyebilirim. Birde daha önceki ziyaretimizde çıkışta çocukları korsanlar beklerdi, onları göremedim, nereye kaybolmuşlar??


Denizin altında yaşayan ve belkide tarih öncesine ait onlarca canlıyı gördük, onların dünyalarını yaşadık. Teşekkürler Turkuazooooo!! Takip ettiğimiz oklar, bizi bu sihirli dünyadan dışarıya doğru yönlendirirdi. Oğlum "Anne fotoğrafımızı almayı unutmayalım!" diyerek bana seslendi.

Evet, sürpriz fotoğrafı almayı unutmayın, oğlumdan söylemesi ;)))


..tamamı »

15 Aralık 2013 Pazar

Share to Facebook Share to Twitter Share on Google Plus
Hıdiv Kasrı




Bu hafta hep beraber evdeyiz. Kar sebebiyle gezemiyoruz :((
O yüzden size daha önce yapmış olduğumuz Hıdiv Kasrı gezimizden bahsetmeye karar verdim ;)

Burası neresidir?

Hıdiv Kasrı, İstanbul'un Beykoz ilçesinde Çubuklu sırtlarında bir yapıdır.
Kasrın girişine ulaştığınızda büyük bir bahçe sizi karşılar. Patikalarla, Boğaza doğru uzanan yeşilliğin içinde neler neler var..Çocuklar için oyun parkları, sincaplar, kuşlar, yürüyüş yolları, çay bahçeleri, botanik dükkanı, havuzlu çeşmeler....Tabi, birde buna İstinye koyunu olduğu gibi gören manzara eklenince kasırda gezmeye doyum olmuyor.



Bu güzelliklere, batılı mimari tarzda yapılmış olan Osmanlı kasrının gölgesi de eklenince bambaşka bir dünyanın kapıları açılmış gibi hissediyor insan. Kızım bi anda "Anne beni şövalye kurtarsın bu kuleden", oğlumda diğer yandan "Anne bak burada saat kulesi var galiba!! Ben oraya koşuyorum" diye sesleniyor. Tabi kızımda abisinin peşi sıra...Neyse ikisini de çocuk parkında kaydırakların yanında oynarken buluyorum. Burada çocuklar eğlenirken, bizde eşimle bir banka oturup, sohbet ediyoruz. Kasrın tarihçesini merak ettik. Hemen google'dan bir araştırma ve kısacası şöyle;


1907 yılında Mısır'ın son hıdivi (valisi manasında..) Abbas Hilmi Paşa tarafından İtalyan mimar Delfo Seminati'ye yaptırılmıştır. Dönemin mimari modasına uygun olarak "art nouveau" tarzındadır. Mimar bu görkemli kasra bir de İstanbul Boğazını gören kuleyi eklemiştir. Bu yapı sonra elden ele geçiyor. Hatta bir ara Turing İşletmeleri'nde otel olarak hizmet verdikten sonra 1996 yılında Beltur'un işletmeciliğiyle halka açık bir park anlayışına geçiliyor.( Bilgi, Hıdiv Kasrı Beltur'un sayfasından alınmıştır.)

Yeme - içme için neler var?

Çocuklar bolca oynadıktan sonra, tabi bu temiz Boğaz havasında acıkıyorlar. Açıkçası bizde bi çay olsaydı keşke derken, bahçenin içinde değişik noktalara yerleştirilmiş çay bahçelerinden bir tanesine yerleşiveriyoruz.
Menü biraz kısıtlı. Tost, hamburger, karışık meyve suları, limonatalar, çay ve kahve çeşitleri...Açık büfeden yararlanmak isterseniz ya da bebeğiniz için çorba gerekiyorsa binanın içindeki lokantaya geçmenizi tavsiye ederim. (Bu arada serpme kahvaltı 18,5 TL ve açık büfe kahvaltı ise 28,5 TL.)


Kasrın içini çocuklarla beraber geziyoruz, tabi amaç kuleye çıkmak. Ana girişin ortasında mermerden ihtişamlı bir çeşme yer alıyor. Tavan çatıya varıncaya kadar yükseliyor ve vitraylarla kaplı. Bu orta mekandan birkaç değişik salona giriş yapılıyor. Diğer kasırlardan farklı olarak bu kasırda diğer katlara çıkış için eski tarz bir asansör yer almakta. Ancak biz kullanamadık, kilitliydi. Üst katlara merdivenle çıktık ve eski odaları gezdik. Sonra kuleye çıkış yolu olan dar merdivene doğru ilerledik. Ancak burasıda kapalıydı, neden kapalı diye sorduğumuzda kulenin tadilatta olduğu söylendi :((( Üzüldüm, oğlum çok görmek istemişti ama nafile.
Kim bilir bu kuleden neler neler görülmüş, neler neler yazılmıştır...



Nasıl ulaşırım?

Beykoz istikametine giden İETT otobüslerine binip, Kanlıca durağında inin. Daha sonra yukarıya doğru 5-10 dakikalık bir yürüyüşle Hıdiv Kasrına ulaşabilirsiniz.
Özel araçla gidecekseniz, Beykoz istikametinde sahil yolundan devam edin, Kanlıca'ya vardığınızda Hıdiv Kasrı tabelalarını takip ederek ulaşabilirsiniz (TEM ya da Boğaz köprüsünden, Anadolu yakasına geçenler içinde aynı). (İspark mevcut).
Yeniköy'den Beykoz'a dolmuş tekneler var. Buradan Kanlıca'ya giden otobüslere de binebilirsiniz.
!!(Bazı zorunlu hallerde taksiye ihtiyaç duyulursa, girişteki güvenlik çağırabiliyor bilginize)

Önceden bilinmesi gerekenler (bence)

Gül bahçeleri, havuzlu bahçeler ve çiçeklerle bezeli bu kasrı bir de lale zamanı (Nisan- Mayıs aylarında) gezmeyi çok istiyorum.. Tabi bu da benim bir daha ziyaret etmem için güzel bir sebep olacaktır. Çünkü sadece lale olmayacak, erguvan ve mor salkımları da hep beraber görebileceğim. Eğer sizde o zamanlar giderseniz bir tavsiyem var, sakın özel ulaşımla gitmeyin. Çünkü bu dönemlerde İstanbul'daki bahçeler her yerden ziyaretçi akınına uğruyor, o yüzden planınızı ona göre yapmanızı tavsiye ederim ;))


Kasrı ziyarete çocuklarla geliyorsanız, hele bi de paten, scooter gibi tekerlekli araçları çok seviyorlarsa bunları mutlaka yanınızda getirin. Çünkü yürüyüş yolları küçük taşlı Arnavut kaldırımı değil, takılmadan rahat kullanabilirler. Bebekli anneler sizde pusetleri rahat kullanabilirsiniz :))

Yılın 365 günü açık ve giriş için herhangi bir bilet almıyoruz. Hediyelik eşya dükkanı yerine belediyenin işlettiği botanik dükkanı var. Özellikle lale zamanı buradan sizde soğan bulabilirsiniz.( Siyah lale soğanı bulur muyuz ne dersiniz?)  ;))

!! Oraya gitmeden önce sormak istedikleriniz varsa aşağıda yer alan telefon numaralarından ulaşabilirsiniz;
Tel: 216 413 9253
      216 413 9664
      216 425 0603

İşte böyleee..Bu mekan her şeyin biraz karışımı.. Biraz Osmanlı, biraz Batılı, biraz tarih, biraz yeni, biraz manzara, biraz temiz hava, biraz koşmaca, biraz keyiff efendim...
biraz görmeli....;))




..tamamı »

4 Aralık 2013 Çarşamba

Share to Facebook Share to Twitter Share on Google Plus
Rahmi Koç Müzesi


Geçen Perşembe buz gibi bir gündü. Ama ne güzel geçti... Evde durmadık, gezelim görelim dedik. Kendimizi Rahmi Koç Müzesinde bulduk. Oğlum Ege, arkadaşı Kaan ve annesi...

Burası neresidir?

İstanbul'da Haliç kıyısında yer alan tarihi birkaç binaya kurulmuş bir müzedir. Burada sergilenen o kadar çok şey var ki... Genel olarak ulaşım, iletişim ve endüstriyel gelişimle ilgili tarihe dair bir koleksiyon sergileniyor. Buharlı makinelerin nasıl çalıştığından gramofona, sinema makinelerinden denizaltıya, gemi ve araçlarından, lokomotiflere uzanan ve tarihe damga vurmuş birçok obje sunuluyor.


Müze üç ana bölümden ulaşıyor. (Girişte bilet alırken harita istemeyi unutmayın!)
  • Lengerhane Binası ( Bilimsel ve iletişim aletleri, buharlı makineler, denizcilik, matbaa, oyuncaklar, lokomotifler ve sinema bölümü yer alıyor bu binada)
  • Hasköy Tersanesi   ( Sualtı, otomobiller, zeytinyağı fabrikası, marangozhane, nostaljik dükkanlar, gemi makineleri, Atatürk koleksiyonu, eğitim atölyeleri, motosiklet ve bisikletler, kayıklar yer alıyor)
  • Açık hava sergileme alanı ( Uçaklar , denizaltı, itfaiye arabaları ve tramvayları yer alıyor)
müzenin küçük bir maketi


Sergiyi gezerken birçok makinenin nasıl çalıştığını gözlerinizle görecek ve tecrübe ederken adım adım anlatılan ışıklı şablonlardan bir fabrikanın içinde ne yapıldığını takip edebileceksiniz. Matbaa, fotoğraf, sinema ve lokomotiflerin nasıl çalıştığına dair tüm belge ve anlatımları görebileceksiniz.


Eskiden gittiğimiz Şifa eczanesinde ilaç şişelerinizi görecek, kunduracıdan ayakkabılarınızı alacak yandaki dükkanda ise sizi taş bebek bekleyecek.. Hatta isterseniz kendi Rahmi Koç paranızı bile basabileceksiniz. (Bizimkiler bayağı uğraştı basmak için ve güzel bir hatıra paraları oldu. (Not: 2 TL'dir.))

Cem Yılmaz'ın reklam filmi vardı ya hani "Git" isimli murat marka, onunla da nostaljik bir fotoyu kaçırmayın derim. Zaten o arabayı görünce çocuklar kendiliğinden fotoğrafımızı çekinnn diye ısrar ediyorlar..




Önceden bilinmesi gerekenler (bence)
Sadece müzeyi gezmekle kalmıyoruz burada. Ayrıca çocuklar  için deney yapabilecekleri ve incelerken öğrenme fırsatı veren eğitim atölyeleri de mevcut. (Mutlaka gitmeden önce arayın ve sorun)

İstanbul'un ilk gökevi Keşif Küresini de mutlaka görün. (Biletler yetişkin ve öğrenci 2 TL). Biz giremedik, çünkü hafta içi gruplara seans varmış. O yüzden hafta sonu gidin ve seanstan önce girişte isminizi yazdırın. Ayrıca 0-4 yaş grubu çocuklar katılamıyor :((
Hafta sonu etkinliği olarak Haliç boyunca nostaljik bir demiryolu seferi yapılıyor. Ücretsiz olan bu sefer için mutlaka gitmeden önce rezervasyon yaptırın.

Denizaltıyı gezebilmek için 9 yaş ve üstünü kabul ediyorlar. (Gişeden bilet almayı unutmayın. Yetişkinler:7 TL ve öğrenciler: 5 TL)

Yaz dönemi etkinliği altında atlı karınca  ve çocuk oyun alanı var. Hollanda yapımı buharlı römorkör ile hafta sonları, Kont Ostrorog Teknesi ile de hafta içi günlerde Haliç turları yapılıyormuş. (Bu etkinlikte biletli, unutmayın!!!) Yani yazın burayı tekrar ziyaret etmek için güzel bir sebep :))) ne güzel!!


Giriş ücretleri kadar?

Yetişkin:12,5 TL
Öğrenci : 6TL
(Grup indirimleri var.)

Yeme - içme için neler var
Bu kadar gezince çocuklarla tabi kurt gibi acıkıyorlar. Maalesef bu kadar güzel müzede çocuklara göre bir menü olmadığına kanaat getirdim!!

Genel olarak yetişkinlere göre özel menüler ve iş toplantılarına uygun menüler var. Bu sebeplerle yanınızda mutlaka sandviç ve içecek yada ne arzu ederseniz bulundurmanızı tavsiye ederim. Bizim yanımızda yoktu. Onun yerine müzeye çok yakın olan bir esnaf lokantası tarzında bir yer bulduk.

Lale Restoran.
Müzeden çıkınca sola dönün hemen ilerde içerde ama caddeden görebilirsiniz.

Kurt gibi acıkmış çocuklarımız için uygun bir yer olduğuna karar verdik. Öylede çıktı, yemekler lezzetli ve mekanda temizdi. Ayrıca fiyatları da gayet makul, tavsiye ederim.

Müze ne günler açık?

Pazartesi hariç her gün açık.
Hafta içi saatleri: 10.00-17.00
Hafta sonu saatleri:
1 Ekim-31 Mart arası 10.00- 18.00
1 Nisan-30 Eylül arası 10.00-20.00

Ulaşım nasıl?

Otobüsle hatlar 47, 36T, 47E, 47Ç, 54HT.(Eminönü ve Taksimden)

Minibüsle Şişhane - Alibeyköy hattı.

Vapurla: İDO şehir vapurlarıyla Haliç hattını kullanabilirsiniz.

Özel vasıta ile: Sütlüce oklarını takip edin İmrahor caddesince devam edin. Rahmi Koç Müzesi oklarıyla ulaşacaksınız.


Girişte biletlerin olduğu yerde küçük bir hediyelik eşya bölümü var.
Bizde anı olarak yanımız bol bol siyah beyaz kareler aldık, herkesin kendine kalan hediyeliği farklı...
Ama değdi...

Sizde Rahmi Koç Müzesini gezdiyseniz ve eklemek istediğiniz bilgi varsa bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.

Başka bir yazıma kadar herkese sevgiler...

Adres: Piri Paşa Mh., Hasköy Cd No:5, Beyoğlu
Telefon: 212 369 66 00
..tamamı »

24 Kasım 2013 Pazar

Share to Facebook Share to Twitter Share on Google Plus
Atatürk Arboretumu'na gittik



Geçen hafta hep beraber Atatürk Arboretu'muna gittik. İstanbul'da gizli saklı kalmış bu cennetle ilgili ziyaretimizde edindiğim bilgilerimi sizlerle paylaşmak istedim. 









Öncelikle çocuklarınızı bu bahçeye mutlaka götürmelisiniz. Burası aynı yurtdışında gördüğüm botanik bahçelere benziyor. Doğal örtü ve içine kondurulmuş göletler ve küçük patika yollar sizi şehrin o yoğunluğundan alıp çıkartıyor adeta. Göletlerde bulunan ördekler, kaplumbağalar, su nilüferleri, kuğular.... Her an her yerden çıkabilen değişik bir ağaç ya da bitki ve bunların bilgileri...Tek kelimeyle harika bir yer!!

Peki Arboretum nedir ve Atatürk Arboretumu neden olmuştur?

Arboretumlar, bilimsel araştırma ve gözlem amacıyla orijini ve yaşları belli, her biri doğru ve dikkatli bir şekilde biraraya getirilmiş olan çoğunluğu ağaç ve diğer odunsu bitki taksonlarının uygun seçilmiş alanlarda yetiştirilip sergilendiği tabiat parçalarıdır. (bkz. İ.Ü. Orman Fakültesi Arboretum yazısı) 

Bu botanik bahçeleri, fonksiyonları açısından farklılık gösterirler. Atatürk Arboretumu, öğrencilere ve çevre halkına otsu ve odunsu bitkiler hakkında bilgi vermek, dünyanın ekzotik ve endemik bitkilerini iklimin kadarıyla toplamak bu sayede insanlara tanıtmak, nesli kaybolma tehlikesi altında olanları koruma altına almak ve yabancı orijinli türlerin  ülkemize uygunluğu konusunda çalışmalar yapmak amaçlarıyla oluşturulmuştur. Bu sebeple floristik zenginliğiyle birçok yerli ve yabancı botanikçinin ilgisini çekmiş bulunan Belgrad Ormanı'nın güneydoğusunda yer alan bir orman parçasına kurulmuştur. (bkz. İ.Ü. Orman Fakültesi Atatürk Arboretum yazısı)




Buraya nasıl ulaşılabiliriz?
Arboretum, Bahçeköy-Belgrad Ormanına yakın.

Metro ile Hacıosman’a ulaştıktan sonra 42HM numaralı Bahçeköy otobüslerine binin. 20 dakikalık yolculuk sonrası Bahçeköy’de inip, Kemerburgaz yolundan 500 m yürüyerek ulaşabilirsiniz.

Özel araç ile gelmek isteyenler, Beşiktaş’tan Sarıyer yönünde ilerleyip Bahçeköy tabelalarını takip ediniz. Bahçeköy'e geldikten sonra, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Spor Sahasının karşısındaki Kemerburgaz Yolu (sol tarafta kalıyor)'ndan dönerek 500 m ileride solda yer alan  Arboretum'a varmış olursunuz.

Otopark?
Ücretsiz otopark mevcut. Kapı girişinin biraz ilerisinde ve karşısında otopark yerleri mevcuttur.

Giriş ücretli midir?

Hafta içinde yetişkinlere 4, öğrencilere 2 TL. Hafta sonu giriş ücretleri, yetişkinler 10 ve öğrenciler için 5 TL'dir.



Yemek?


OOoo orman mı böyle bir yer de çocuklarla mangal keyfi güzel olur diyeceksiniz ama maalesef izin yok. Yanınızda mutlaka küçük sandviçler ya da etrafı kirletmeyecek tipte yiyecek ve içecek götürün. Mangal ateş vs. yasak.. (Su vb. içecek bulamayacağınız için yanınızda tedarik etmenizi şiddetle öneririm.)

Arboretum'a girdiğinizden itibaren size burası tanıdık gelebilir. Çünkü burası birçok dizi ve klip çekimleri için kullanılmış. Mesela, daha geçen gün Muhteşem Yüzyıl dizisini seyrederken bir bölümde uzun bayırın olduğu yol kullanıldı. Anlayacağınız çokk ünlü bir mekan;))

Girişi geçtikten sonra sağda kalan biraz uzun bayırdan çıktıktan sonra eskiden kullanılan yangın gözetleme kulesine ulaşabilirsiniz. (Öğrendiğim kadarıyla burasıda şu eski Keloğlan filmlerinde mekan olarak kullanılmış)  Ya da diğer yollardan çıkarak küçük patikalara ve göletlere ulaşabilirsiniz.



Burada bisiklet benzeri vasıtaların kullanımı da yasak. Bu bir bakıma da iyi olmuş. Çünkü çocuklarla koşarken yürürken ay bisiklet mi mangal mı çocuğum nereye gidiyor diye bir derdiniz olmuyor. Onlar özgürce bu doğal ortamda koşuyorlar, kuşlara yem veriyorlar, bitkileri inceleyip, araştırabiliyorlar. Tabi fotoğraf çekmek içinde çok büyük bir avantaj sağlıyor, öyle ki sürekli deklanşöre basar buluyorsunuz kendinizi.. 

Dört mevsimde ayrı bir tatta kareler yakalanacak bir cennet köşesi burası. Bu nedenle mutlaka fotoğraf makinanızı yanınıza almayı unutmayın. Hele çocuklarla beraber olunca daha çok çekilecek kareler olacak, benden söylemesi ;)



..tamamı »

13 Kasım 2013 Çarşamba

Share to Facebook Share to Twitter Share on Google Plus
Miniatürk




Daha önceleri Miniatürk'e gitmek hiç aklıma gelmezdi.  Ben zaten İstanbul'dayım. Mutlaka bu güzel İstanbul eserlerinin önünden arkasından karşı yakasından birkaçını görüyorum, yada en azından ziyaret ediyorum derdim.

Geçen haftalarda oradaydım ve bu kadar zamandır nasıl böyle bir yeri çocuklarımla gezmemişim diye kendi kendime hayıflandım. Süper eğlendik, gezdik, dinlendik, oynadık, yedik içtik..Daha ne anlatayım bilmem ama durmayın çocuklarınızı ya da sadece kendinizi alın götürün bu mekana, kaçırmayın!!!

Kendine has masalsı bir yapısı var bu açıkhava müzesinin. Düşünsenize çocuklar için ne kadar büyük olan bu eserler kendi görüş hizalarına indirilmiş durumda. Zaten kızım Rumeli hisarını görünce "Anneee, benim şatoma geldik!!"diye bir ünledi heyecanla. O andan itibaren farklı bir dünyaya girdiğimizi anladım;))



Miniatürk her gün ve 09:00- 18:00 saatleri açık.

Buraya nasıl ulaşılır?

Arabayla gidecekler için; Sütlüce'ye geldikten sonra Miniatürk'ü gösteren tabelalar yol üzerinde var. Bunları takip ederek ulaşabilirsiniz. Ayrıca arabanızı park edebileceğiniz çok büyük bir otopark var, yer bulamama gibi bir derdiniz olamaz. (Pazar günü bile rahattı)
Toplu Taşıma Araçlarıyla; Taksim'den; 54 HT ( Hasköy / Taksim)
Mecidiyeköy ve Şişli'den; 54 HŞ ( Hasköy / Şişli )
Eminönü'nden; 47, 47 Ç, 47 E
Topkapı'dan; 41 ST ( Seyrantepe / Topkapı )
Ayrıca Seyrantepe / Topkapı minibüsleri

Artık ulaştıysanız Miniatürk'te uygulanan ücret fiyatlarıda şöyle aklınızda olsun;

• Tam bilet ücreti: 5 TL
• Öğrenci, Öğretmen, Polis ve Askeri Personel giriş ücreti: 3 TL
• Okul grupları (Okul öncesi dahil): 3 TL Veli: 5 TL
• 10 öğrenciye bir refakatçi öğretmen ücretsizdir.
• Yabancı uyruklu ziyaretçi giriş ücreti : 10 TL

(Burda sadece nakit ve kredi kartınızı geçerli bilginize..)


Artık içerdeyseniz sizde kendinizi bu masalsı ortama bırakın ve tadını çıkarın.. Bol bol fotoğraf çekin.(mutlaka fotoğraf makinesi olması gerekmez, siyah beyaz kareler kendi aklımızda yer alsın)


Her maketin önünde ilgili eserin bilgisini dinleyebileceğiniz cihaz yer almaktadır. Bu cihazlara size verilen kartı gösterdiğinizde çalışıyor. Tabi sonuna kadar dinlemek bana nasip olmadı, çocuklarla beraber olunca. Çünkü bambaşka bir eser onların ilgisini çekiyor ve oraya doğru yönlenip sorularını cevaplandırıyorsunuz.

Tabi yanınızdan bir de tren geçtiyse buna da binmenizi öneririm. Bu minyatür ekspres tren tüm gezi alanını dolaşıyor. Kişi başı 1 TL. Çocuklar buna bayılıyor!!



Böyle bir gezi bitince tabi acıkan karınlar olabilir. Çeşitli alternatifler mevcut. İsterseniz "Beltur Kafe/Restoran"da yemek yiyebilirsiniz. Daha çabuk ayaküstü olsun diyorsanız şişlere takılmış patates kızartmaları, haşlanmış mısırlar, şekerleme çikolata satan minik standlarda mevcut. Bunlardan alıp piknik masalarına yerleşebilirsiniz. Hemde çocuklarla açıkhavadan kopmazsınız. Piknik masalarının olduğu alanda gölet var ve çocukların 1 TL atarak uzaktan kumanda edebileceği tekneler var. Bu faaliyetten sizde yararlanabilirsiniz, ben çok keyif aldım teknemle gölette açılırken ;)) Boğaz Köprüsü maketinin bitiminde de bir büfe var, fakat biz gittiğimizde çalışmıyordu. Herkes masalarını dinlenmek için kullanıyor bilginize..

Maket, tren ve yemek faslı bittiyse şimdi eğlence zamanı.. Neler neler var bakın..  Küçük ziyaretçilerin ilgisini çekecek, Truva atı ve kale gibi oyun gruplarından oluşan oyun alanı, satranç, labirent (1 TL), masalcı ağaç (1 TL) ve miniland oyun alanı yer alıyor.

Ayrıca içeriye girerken gişedeki sorumluya günün etkinliği var mı diye sormayı unutmayın. Biz Mehter takımını seyrettik!! Muhteşemdi, çocuklar bayıldı. Biz büyük ziyaretçilerse zaten böyle tarihi bir ortamda o zamanlara gittik geldik.

Bebekleri ile gelecek olanlar hiç korkmasın, pusete atın bebişinizi ve rahatlıkla gezin. Her yere rahat girebileceksiniz, rahat yedirebileceksiniz..

Biz "flyride" deneyimini yaşamadık, vaktimizi daha çok oyun parkındaki kale, Truva atı ve labirentte geçirdiğimiz için. Bu nedenle bununla ilgili bir fikrim yok.  Ama çocuksuz veya daha büyük çocuklar mutlaka denesin. Helikopterle Türkiye ve İstanbul turu görmek isteyenler için birebir ve herkes memnun çıkıyordu içerden benden söylemesi..



Eee tabi burdan çıkarken evde sizden minik hediyelikler bekleyenler olabilir. Çıkışa yakın küçük bir hediyelik eşya dükkanı var. Eş, dost, akraba, minişler için birçok hatıralıklar yer almakta.

Yerli yabancı çocuklu çocuksuz tüm turistlerin İstanbul'da gezi için ilk durakları burası olmalı. Sadece İstanbul değil, tüm Türkiye'nin kısa sürede bir turunu burda deneyimliyorsunuz. Ülkemizin bilmediğiniz görmediğiniz yerlerinin nasıl olduğunu anlıyorsunuz.

Miniatürkle ilgili yazımda siz annelere çocuklarla nasıl bir günün sizi beklediğini anlatmaya çalıştım. Bu yazımın sizin için faydalı olacağını temenni ediyorum. Bir sonraki yazıma kadar herkese iyi günleeer dilerimm :)))
..tamamı »

7 Kasım 2013 Perşembe

Share to Facebook Share to Twitter Share on Google Plus
Gezgin Anne


Ben gezgin bir anneyim ve herkese merhabalar. Çocuklarımla beraber gezmeyi ve onlarla gittiğimiz yerlerde farklı şeyler yapmayı çok seviyorum. Ama bunu yapmadan önce ziyaret edeceğim yerlerde çocuklarımla neler yapabilirim diye internetten araştırma yapmayı ihmal etmem. Böylelikle sürprizlerle karşılaşmayı önlemiş olurum. Belirli bir aksiyon planı yapınca çocuklarla gittiğimiz yerde daha çok eğlenebiliyoruz ve zamanımızı çok iyi kullanabiliyoruz.

Bir yere çocuklarımızla giderken  ilk gezilmesi gereken yerler, ne tip yiyecek yanıma almalıyım ya da mekanda neler var, etkinlik olarak neler mevcut, tuvaletin yeri nerede, ne nerde ve ne kadar acaba soruları hepimizin aklında oluyor değil mi? İşte  bende bu bloğumda sizlerle, kendi edindiğim tecrübe ve bilgileri paylaşmak istiyorum. Elbette, bilgi eklemek isteyen annelerinde katkıları olursa şimdiden çok teşekkür ederim.

Bir sonraki yazım "Miniatürk" hakkında olacak. İstanbul civarında yaşıyan çoğu anne gitmiş olabilir, ama diğer şehirlerden gelecek anneler için yazım geliyor.

Görüşmek üzere,
..tamamı »

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Back To Top